“Toplum sağlığını olumsuz etkileyecek tasarruf tedbiri alınmamalı”

Türkiye’nin toplam sağlık harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) oranının 2022’de yüzde 3.7 seviyelerine gerilediğini belirten Adana Eczacı Odası Başkanı Mürsel Yalbuzdağ, kamudaki tasarruf tedbirlerine...

“Toplum sağlığını olumsuz etkileyecek tasarruf tedbiri alınmamalı”
Yayınlama: 14.05.2024
Düzenleme: 04.07.2024 10:55
A+
A-

Türkiye’nin toplam sağlık harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) oranının 2022’de yüzde 3.7 seviyelerine gerilediğini belirten Adana Eczacı Odası Başkanı Mürsel Yalbuzdağ, kamudaki tasarruf tedbirlerine ilişkin çalışmaları mali disiplinin sağlanması, yüksek enflasyonun dizginlenmesi açısından gerekli bulduklarını ancak sosyal güvenlik açıklarını kapatmak, enflasyon hedeflerini tutturmak adına toplum sağlığını olumsuz yönde etkileyecek hiçbir tasarruf tedbiri alınmamasını istedi.

Bilimsel eczacılığın 185. yılı dönümü kutlamaları kapsamında Atatürk Parkı’nda bir araya gelen Adana Eczacı Odası yöneticileri, eczacılar, ÇÜ Eczacılık Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Umay Güven Bölgen ve Farmasötik Botanik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serpil Demirci Kayıran, Adana Tabip Odası Yönekim Kurulu Üyesi Dr. Erhan Özeren, Ecza Kooperatifleri ve Dağıtım Kanallarının Temsilcileri, Atatürk anıtına çelenk sundu, saygı duruşunda bulundu ve İstiklal Marşı okudu.

Türkiye’de ilk eczacılık sınıfının kurularak ilk eczacılık dersinin verildiği 14 Mayıs 1839’dan bugüne tam 185 yıl geçtiğini anımsatan Adana Eczacı Odası Başkanı Mürsel Yalbuzdağ, “İlacın üretiminden hastaya ulaştırılmasına kadar geçen her aşamada, yetkinlik sahibi 50 bini aşkın meslektaşımızla, 185 yıldır aklın ve bilimin yolundan şaşmadan halkımızın en yakın sağlık danışmanı olmaya devam ediyoruz.” dedi.

Eczacıların sağlık otoritesinin geçiştirmesiyle, görmezden gelmesiyle kaybolup gidecek, görünmez olacak bir meslek grubu olmadığının altını çizen Yalbuzdağ, eczacıların sağlık sisteminin can damarlarından biri olduğunu aktardı. TÜİK’in Sağlık Harcamaları İstatistikleri 2022 yılı verilerine göre, ülkemizin toplam cari sağlık harcamalarına gayrisafi yurt içi hasılada (GSYH) ayırdığı yüzde 3,7’lik oran ile OECD ülkelerine göre en düşük pay ayıran ülke olduğunu vurgulayan Yalbuzdağ, şunları kaydetti:

“Toplam sağlık harcamalarının GSYH oranı 2021 yılında yüzde 4,6 iken 2022 yılında daha da düşerek yüzde 3.7 olmuştur. Bu durum; Geri ödeme kapsamında yer alan ilaçlarda kısıtlamalara gidilmesi,  Hastalarımızın cebinden çıkacak ilaç fiyat farklarının daha da artması, (ki 2024 yılında katılım payı haricinde vatandaşlarımızın cebinden çıkacak ilaç fiyat farkının 20 milyar TL’yi bulacağını öngörüyoruz), İlaç yoklukları ve ilaca kısıtlı erişim sorunları, Yeni keşif-yeni nesil ilaçların ülkemizde erişime açılamaması ve hastalarımızın yeni tedavi olanaklarından faydalanamamaları, Yarım kalan tedaviler nedeni ile oluşan yeni komplikasyonların hasta güvenliğini ve sağlık bütçelerini daha fazla tehdit etmesi şeklinde özetlenebilecek pek çok istenmeyen sonucu da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle hastalarımızın tedavileri için ihtiyaç duydukları ilaçlara erişimi sağlanmalıdır. Ödemek durumunda kaldıkları ek tedavi maliyetleri azaltılmalıdır. Zamanında ve doğru müdahalelerle hastalıkların tedavisi ve engellemesi adına Ulusal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içerisinde sağlığa ayrılan payın artırılması, sağlık bütçesi içerisinde ilaca uygun oranlarda pay ayrılması zaruridir.”

 

 

“Yerli ve milli ilaç üretimi önemsiyoruz”Hastaların bakım kalitesi ve güvenliğini sağlama, halk sağlığını koruma, ilaca güvenli ve akılcı erişimi garanti etme gibi rolleri üstlenen bir eczacı iş gücü modelinin sağlık sisteminin üzerindeki yükleri hafifleteceğini ve sistemin ekonomik anlamda sürdürülebilirliğine büyük katkı sağlayacağına değinen Yalbuzdağ, “Yerli ve milli ilaç üretimi konusu da çok önem verdiğimiz konu başlıklarından birisidir. Dışa bağımlı olmayan bir ilaç sanayi hedefi, bütün ilaç sektörünün ana hedeflerinden biri olmalıdır. İlaç stratejik bir üründür ve ilaçta dışa bağımlılık toplum sağlığı açısından ağır sonuçlara neden olmaktadır. Bu sonuçları zaman zaman hep birlikte yaşıyoruz. İlaç yokluklarının önüne geçebilmenin yolu, her ilaca kolayca erişebilmenin yolu kapsamlı bir yerli ilaç üretiminden geçmektedir. Ertelemeden, ötelemeden hemen bugün bu hedef için elimizden ne geliyorsa hayata geçirmek durumundayız.” ifadelerini kullandı.

“Sürdürülebilirlik için yeni eczacılık fakültesi açılmamalı”

Kontrolsüzce açılan eczacılık fakültelerinin ciddi bir istihdam sorunu yaratmaya devam ettiğini aktaran Yalbuzdağ, uluslararası standartlarda kaliteli eczacılık eğitimi ve mesleki sürdürülebilirlik için, artık yeni eczacılık fakültesi açılmamasını istedi. Bu durum artık sadece eczacıları ilgilendiren bir konu olmaktan çıktığını vurgulayan Yalbuzdağ, şöyle devam etti: “Bu fakültelerden mezun binlerce genç meslektaşımızı, onların ailelerini dolayısıyla bütün ülkemizi ilgilendiren bir istihdam sorunu haline gelmiştir. En yakın ve en kolay ulaşılabilen sağlık danışmanı olan eczacıların özenli çalışması sayesinde milyonlarca hastamızın sağlığı korunmakta ve yaşam kalitesi artmaktadır. Eczacılar, ilaca ve sağlığa ilişkin diğer ürünlere erişimde güvenin ve güvencenin simgesidir. 185 yıldır bu bilinçle her türlü koşulda hizmet sunan eczacılar, bundan sonra da bu güvene layık olarak halkımıza hizmet sunmaya devam edecektir.”

Kaynak: ZİYA İPEK/ÖZEL HABER

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.