Narinler unutulmasın!
Diyarbakır, yüzyılların hikayesini barındıran kadim bir şehir. Ancak son zamanlarda şehir, acı bir olayın gölgesinde kaldı. Masumiyetin ve umudun simgesi olan küçük bir kız çocuğu, Narin, hayata veda etti. Onun ölümü tüm toplumun yüreğini dağladı.
Narin’in ölümü, çocuk istismarı ve şiddetin boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Bu olay, toplum olarak çocuklarımızı koruma konusunda ne kadar başarısız olduğumuzun acı bir göstergesi. Narin gibi binlerce çocuğun yaşadığı travmaları, görmezden gelmemizin bedelini ağır ödüyoruz.
Narin’in ölümü, hepimizin vicdanında derin izler bırakan bir olaydır. Bu olay, çocukların korunması, kadınların güçlendirilmesi ve şiddete karşı mücadele konularında daha duyarlı olmamız gerektiğini bir kez daha göstermiştir.
Bu olay karşısında sormamız gereken çok soru var. Neden böyle bir trajedi yaşandı? Sistem nerede hata yaptı? Çocuklarımız neden güvende hissedemiyor? Bu soruların cevaplarını bulmak ve gerekli önlemleri almak hepimizin ortak görevi.
Narin’in ölümü, sadece bir kayıp değil, aynı zamanda bir başlangıç olmalı. Toplum olarak çocuklarımızın güvenliğini sağlamak için daha fazla çaba göstermeli, farkındalık yaratmalı ve yasal düzenlemeleri güçlendirmeliyiz. Okullarda, ailelerde ve toplumda çocukların korunması konusunda bilinçlendirme çalışmalarına hız vermeli, bu tür olayların bir daha yaşanmaması için ne gerekiyor ise yapmalıyız.
Narin’in anısı, hepimizin yüreğinde yaşayacak. Onun ölümünün boşuna olmaması için çocuklarımız için daha güvenli bir gelecek inşa etmek zorundayız. Unutmayalım ki, her çocuk bizim, toplumumuzun geleceğidir. Geleceğimizin karartılmasına izin vermemeliyiz.