İklim Uzmanı Önder Algedik: “Enerji ve su tüketimi Çukurova tarımını tehdit ediyor”

İklim ve Enerji Uzmanı Önder Algedik, Çukurova Bölgesi’nde yaşanan kuraklık ve ekstrem hava olaylarının tarım üzerindeki etkilerini detaylı bir şekilde ele aldı. Algedik, su kaynakları, enerji tüketimi ve tarım politikalarının bu süreçteki rolünü değerlendirirken, iklim değişikliğinin etkisinin daha az belirleyici olduğunu vurguladı.

İklim Uzmanı Önder Algedik: “Enerji ve su tüketimi Çukurova tarımını tehdit ediyor”
Yayınlama: 13.09.2024
Düzenleme: 14.09.2024 13:14
A+
A-

Algedik, su kaynaklarını en çok etkileyenin barajlar olduğunu belirtti. “Su kaynaklarını en çok etkileyen şey aslına bakarsanız barajlar. Neden barajlar? Çünkü barajlar doğadaki suyu topluyor ve akarsu sisteminden bir şekilde çıkartıyor. Borularla taşınıyor. Dolayısıyla su kaynaklarına en çok etki eden şeylerden bir tanesi barajlar. Çünkü su rejimine etki gösteriyorlar. Seyhan barajının yarattığı etki buna bir örnektir,” ifadelerini kullandı.

Algedik, tarıma baktığında, yaşadıkları kuraklık meselesinde asıl faktörün iklim değil, başka unsurlar olduğunu düşündüğünü ifade ederek, “İklim belki 4, belki 5’inci sıradaki bir faktördür. Mesela birinci faktör örneğin inşaat sektörü, çünkü tarım alanlarının daralmasına yol açıyor. Çünkü daha asfalt, daha fazla betonla toprak ve suyun bağlantısını koparıyor” dedi.

Sulu tarıma geçişin Türkiye’de su tüketimini artırdığını belirten Algedik, “Türkiye’de çok ciddi sulu tarıma geçiş söz konusu. Tarımda çıkardığım rakamlara baktığımda Türkiye’deki tarımsal üretim katlanarak artmadı, ama verilere baktığım zaman 2003 ve 2007 arasında 30 km³ su harcarken 2013-2017 arasında 50 kilometreküpe çıkarak yarı yarıya artmış. Türkiye’de tarımsal üretim yüzde 50 artmadı fakat su tüketimi arttı. Çok ciddi bir sulu tarım zorlaması var.” cümlelerini kullandı.

Türkiye’de tarımsal üretimde elektrik tüketiminin büyük bir artış gösterdiğini açıklayan Algedik, “2002 yılında Türkiye’de tarımsal üretimde elektrik tüketimi 3,5 Terawatt-saat (TWh), fakat 2022’ne kadar biliyor musunuz? İki veya üç katı değil, neredeyse dört katına yükselerek 13.4 Terawatt-saat’e (TWh) yükselmiş. Herkes kuyulardan su çekmeye çalışıyor ya da altını kuraklaştırıyor. Artezyen kuyular buna örnektir. Çiftçi sulu tarıma zorlanıyor, suya ihtiyacı olan çiftçi su çıkarmak için elektrik tüketmeye zorlanıyor. Kullandığı elektriğin faturası da çok yüksek geliyor ve çiftçi üretici konumundan tüketilen konumuna geliyor.” dedi.

Algedik, “Dolayısıyla tarım ve su kaynaklarını en çok etkileyen şey aslında tarım politikalarıdır. Daha çok su ve enerji tüketimine kurulu bir sistem olduğu bu verilerle ortaya çıkıyor. Barajların yanında susuzluk çeken köyler biliyorum çünkü bu su rejimini etkileyen bir şey. İklim değişikliği ise bunlardan sonra geliyor ve bu yapılanlar iklim değişikliğinin seviyesini derinleştiriyor. Daha fazla su için daha fazla elektrik tüketiliyor ve daha az ürün alınıyor. İklimden çok su ve enerji tüketimine yönelik tarım politikalarını konuşmamız daha doğru olacaktır. İklim değişikliği dediğimizde tanımadığımız bir odak noktasına suç atıyoruz ama elektrik tüketim rakamlarına baktığımızda asıl suçlu biziz. Çiftçiler daha az su tüketimine yönelik bir tarım politikası yönetirlerse üretim kapasitelerini artırarak kazanç sağlayabilirler. 20 yılda elektrik tüketimi tarımda dörde katlanmış. Çok güzel bir veri paylaşmak istiyorum. Türkiye 20 yıl önce 1 Kilowatt-saat (kWh) elektrik üretimi ile halkın gıda ihtiyacını karşılarken şu an bu ihtiyaç için 4 birim elektrik tüketiyor,” ifadelerini kullandı.

Çukurova’daki ekstrem hava olayları

Çukurova Bölgesi’ndeki ekstrem hava olaylarının sıklığındaki ve şiddetindeki artışı değerlendiren Algedik, “Çukurova bölgesindeki kentlere baktığımız zaman bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar aşırı meteorolojik hava olayları yaşanırken bu rakam son yıllarda 20-25’e kadar çıkmış hatta artmış durumda. Akdeniz’in sıcaklığı 1940’larla 2010’ları karşılaştırdığımda yaklaşık 2 derece ısı artışı gösteriyor. Akdeniz zaten kaynayan bir denizken biz bunu daha da ısıtmışız. Yüzey sıcaklıkları artmış durumda. Mersin’de son 80 yılda sıcaklık ortalamaları 1.69 derece artmış durumda. Bölgede aşırı meteorolojik olaylar artmaktan ziyade katlanmış durumda,” dedi.

Sıcaklık artışlarının tarım ürünlerinin verimliliği üzerindeki etkilerini de açıklayan Algedik, “Bitkilerin bir mevsimsel rejimi var. Aşırı meteorolojik olaylarla bu iklimsel rejim bozuluyor. Aşırı hava olaylarının öncesinde inşaat var. Pek çok tarım alanı hızlı şekilde inşaata dönüştürülüyor. Asfalt meselesi de çok önemli bir detay, asfalt toprakla suyun bağlantısını kesiyor. İyice izole olmuş bir tarımsal durumla karşı karşıya kalıyoruz. Sıcaklık normalde 1.7 derece arttıysa asfalt ve beton döktüğünüzde bu 5 derece yüksekliğe ulaşıyor. Beton ve kentleşme baskısı iklim değişikliğini artırıyor ve hızlandırıyor. Çiftçi zaten darboğazda, enerjiye ve suya bağımlı kılınmış. Çiftçiler baskı altında ve bu durum da tarımsal durumu haliyle etkiliyor. İklim bir günah keçisi olarak seçilmiş durumda, asıl sorun iklim değil, yanlış tarım politikaları. Çiftçiler artezyen kuyularına mahkum değiller. Çiftçiler kendilerini kuraklığa zorluyorlar, su bütçesine uygun tarıma geçmeleri gerekiyor,” şeklinde ifade etti.

Çukurova’nın tarım geleceği için öneriler

Çukurova Bölgesi’nin tarımsal geleceğine yönelik önerilerini paylaşan Algedik, “Çukurova Bölgesi Türkiye’nin en önemli tarımsal bölgesi. Korkunç bir tarımsal daralma görüyorum. Elimdeki rakamlara göre yüzlerce boş ev görünüyor. Çukurova hızlı bir şekilde tarımsal merkeze dönüşmek zorunda. Asfalt ve betonu yiyemeyiz, yiyebileceğimiz tarım ürünlerine önem vermeliyiz. Ekonomiyi ve belediyeciliği tarım politikalarına uygun yönetmeliyiz,” dedi.

Aşırı meteorolojik olayların artış sebepleri

Aşırı meteorolojik olayların artış nedenlerine dair açıklama yapan Algedik, “Düdüklü tencereden örnek vereyim. Düdüklü tencereye suyu koyup kapağını kapatırsan ve altını da yüksek ısıda açarsan kapağını atar. Altını çok açmazsan patlamaz hafif hafif enerjisini atar. Şu anda Çukurova’da yüksek sıcaklıklar olduğu için kapağını atıyor olarak görelim. Çukurova Bölgesi’ni bir tencere olarak görürsek altı çok açılmış ve kapağını atıyor olarak örneklendirebilirim. Aşırı meteorolojik olaylar aşırı hidrolojik döngüleri de doğurur. Eskiden yılda bir hortum olayı görülürken şu anda sürekli aşırı hava olaylarının yaşanmasının sebebi de budur,” dedi.

Kaynak: MUHAMMET FATİH YAVUZ/ÖZEL HABER

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.