ABD Merkez Bankası’nın faiz indirimleri konusundaki belirsizlik ve teknoloji hisselerindeki düşüşlerle küresel piyasalar bu hafta karışık bir seyir izlerken, yatırımcıların dikkati önümüzdeki salı günü açıklanacak enflasyon verilerine çevrildi.
ABD Merkez Bankası’nın faiz indirimleri konusundaki belirsizlik ve teknoloji hisselerindeki düşüşlerle küresel piyasalar bu hafta karışık bir seyir izlerken, yatırımcıların dikkati önümüzdeki salı günü açıklanacak enflasyon verilerine çevrildi.
Fed Başkanı Jerome Powell’ın “güvercin” tondaki açıklamalarının etkileri görülmesine rağmen, makroekonomik verilerden alınan karışık sinyallerle Fed’in faiz indirimlerine ne zaman başlayacağına ilişkin belirsizlik devam ediyor.
Powell, ABD Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi’nde yaptığı sunumda, ekonominin genel olarak beklendiği gibi seyretmesi halinde “bu yılın bir noktasında” politika kısıtlamalarını azaltmaya başlamanın muhtemelen uygun olacağını belirtti. Ancak ekonomik görünüm belirsiz olduğu için politika değişikliklerinin garantisi olmadığını vurguladı.
Politika kısıtlamalarını erken ya da çok hızlı azaltmanın enflasyonu tersine çevirebileceğine dikkat çeken Powell, böyle bir durumda enflasyonu kontrol altına almak için daha sıkı politikaların gerekebileceğini belirtti. Ayrıca, ülkenin büyük bankalarının sermaye gerekliliklerine ilişkin önerilerde değişiklik olabileceğini söyledi.
Diğer Fed yetkililerinin sözle yönlendirmeleri de takip edilirken, Fed Yönetim Kurulu Üyesi Michelle Bowman, enflasyonun sürdürülebilir bir şekilde yüzde 2 hedefine doğru ilerlediğini göstermesi halinde politika faizini kademeli olarak düşürmenin uygun olacağını ifade etti.
Cleveland Fed Başkanı Loretta Mester, faiz oranlarının çok uzun süre yüksek tutulmasından endişe ettiğini belirterek, çok erken gevşemeyle enflasyon beklentilerini istikrarsızlaştırmak ve ardından rotayı tersine çevirmek istemediklerini ifade etti.
Öte yandan, ABD’de başkanlık yarışında 15 eyalette yapılan ön seçimler, Demokrat Parti’de Joe Biden ve Cumhuriyetçi Parti’de Donald Trump’ın domine ettiği şeklinde gerçekleşti.
Bu gelişmelerle birlikte, ABD 10 yıllık tahvil faizi haftayı 11 baz puan azalışla yüzde 4,0790’dan kapattı.
New York borsasında, makroekonomik verilerden gelen karışık sinyallerle negatif bir seyir izlendi. Tarım dışı istihdamın artmasına rağmen işsizlik oranının yükselmesi, piyasalarda belirsizliğe neden oldu. Fed’in politika faizini indirmesi beklentileri ve Orta Doğu’daki jeopolitik risklerin etkisiyle altının ons fiyatı rekor seviyeye çıkarak haftayı yüzde 4,6 artışla 2 bin 179 dolardan tamamladı.
ABD’de petrol stoklarının artmaya devam etmesiyle Brent petrolün varil fiyatı haftayı yüzde 2 azalışla 81,6 dolardan tamamladı.
Avrupa’da, ECB Başkanı Christine Lagarde’ın enflasyonla ilgili belirsizlikleri vurgulamasının ardından borsalarda karışık bir seyir izlendi. Almanya’da DAX endeksi yüzde 0,45, İtalya’da MIB 30 endeksi yüzde 1,42, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 1,18 değer kazanırken, İngiltere’de FTSE 100 endeksi yüzde 0,30 değer kaybetti.
Asya piyasalarında Çin Başbakanı Li Çiang’ın yaptığı açıklamalar ve Japonya Merkez Bankası’nın negatif faiz politikasına son verebileceği beklentileri etkili oldu. Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,63, Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 1,43 artarken, Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 0,56, Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 1,42 geriledi.
Türkiye’de Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi haftayı yüzde 0,64 yükselişle 9.155,32 puandan tamamladı. Dolar/TL ise haftayı bir önceki kapanışın yüzde 1,8 üzerinde 31,9289’dan tamamladı.
Merkez Bankası, kredi büyümesine dayalı menkul kıymet tesisi kapsamında, TL ticari krediler için aylık büyüme sınırını düşürme kararı aldı. Ayrıca, Fitch Ratings Türkiye’nin kredi notunu “B+”ya yükseltirken, not görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çıkardı.
Gelecek hafta Türkiye’de iş gücü istatistikleri, sanayi üretimi, ödemeler dengesi ve konut satışları verileri takip edilecek.
