Basınçlı kazanlar, siber saldırılarla patlatılabilir!

Teknolojik olarak gelişmiş ülkelerin, cihazları uzaktan devre dışı bırakma veya sabote etme kapasitesine sahip olabildiklerini anımsatan Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Derneği (KBSD) Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Hoplamaz, “Yerli üretim kazanlar, üretim sürecinin daha şeffaf olması ve denetimlerin Türkiye’de yapılabilmesi nedeniyle, olası donanım tehditlerine karşı da daha güvenlidir. Dolayısı ile üretim, teslimat ve devreye alma aşamalarında yapılacak denetimlerle bu tür güvenlik tehditlerinin önlenmesi daha kolaydır.” dedi.

Basınçlı kazanlar, siber saldırılarla patlatılabilir!
Yayınlama: 02.10.2024
Düzenleme: 02.10.2024 19:19
A+
A-

Teknolojik olarak gelişmiş ülkelerin, cihazları uzaktan devre dışı bırakma veya sabote etme kapasitesine sahip olabildiklerini anımsatan Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Derneği (KBSD) Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Hoplamaz, kamu binalarındaki kazanların yazılım güvenliğinin incelenmesini ve olası siber tehditlere karşı korunması gerektiğini söyledi.

KBSD Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Hoplamaz, gelişen teknoloji itibarıyla siber saldırıların kazanlar üzerinden de gerçekleştirilebileceğini kaydederek “Bu çok kolay yapılabilecek bir işlem. Sadece kazanlar değil, uzaktan erişime açık olan tüm cihazlar bir yazılımla yönetilmektedir. Dolayısıyla uzaktan yönetilebilecek tüm cihazlar durdurulabilir veya sistem zararlı hale getirilebilir. Özellikle kazanlar basınç altında çalıştığı için patlatılma riski taşıyabiliyor. Böyle bir durumun ülkenin milli güvenlik meselesi olarak görülmesi gerekiyor ve acil önlemler alınmalıdır.” dedi.

İthal kazanlara dikkat!

Hoplamaz, şunları kaydetti: “Kazanlar, yazılım tabanlı kontrol sistemlerine sahip. Eğer bu sistemler yeterince güvenli değilse, dış kaynaklı siber saldırılara veya kötü niyetli uzaktan erişimlere açık hale gelebilir. Bu durum en çok da ithal kazanlar için geçerlidir. Çünkü ülkemizde ithal kazanların herhangi bir yazılım veya donanım kontrolü yapılmamaktadır. Ülkemiz yazılım konusunda önemli gelişmeler sağladı. Dolayısı ile bu riski bertaraf edebilmek için bu konuda akredite kuruluşlar oluşturulmalı ve kamu binalarındaki kazanların yazılım güvenliği incelenmeli; olası siber tehditlere karşı acil tedbirler alınmalıdır.”

Kazanların, donanım tabanlı saldırı riski de taşıyabileceğini, cihazlara yerleştirilebilecek gizli gömülü teknolojilerin (patlayıcılar ya da uzaktan tetikleyiciler) aracılığıyla uzaktan bir patlama gerçekleştirilme olasılığının da göz ardı edilmemesi gerektiğini kaydeden Hoplamaz, “Özellikle kritik yapılarda kullanılan yabancı cihazlar fiziksel incelemeden geçirilmeli ve güvenlik sertifikasyonları kontrol edilmelidir. Bu hem siber tehditlere karşı korunma hem de fiziksel sabotaj risklerini minimize etmek açısından önemlidir. Bu, sadece istihbarat servislerinin değil, terör örgütlerinin de bu tür cihazlara müdahale edebilme riskine karşı bir önlem olacaktır.” diye konuştu.

 “Yerli üretim özendirilmeli”

Hoplamaz, yerli kazanlarının kamu binalarında kullanılmasının güvenlik açısından çeşitli avantajlar sağlayabileceğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yerli kazanların tercih edilmesi, yabancı üreticilere ait sistemlerde olası arka kapılar veya bilinmeyen riskleri azaltmak açısından kritik önemdedir. Yerli üreticilerle doğrudan iletişim kurulabildiği için yazılım güncellemeleri ve ek yamalar daha hızlı ve güvenli bir şekilde uygulanabilir. Yerli üretim kazanlar, üretim sürecinin daha şeffaf olması ve denetimlerin Türkiye’de yapılabilmesi nedeniyle, olası donanım tehditlerine karşı da daha güvenlidir. Dolayısı ile üretim, teslimat ve devreye alma aşamalarında yapılacak denetimlerle bu tür güvenlik tehditlerinin önlenmesi daha kolaydır.”

Hoplamaz, kamu projelerinde yerli ürünlere eğilim gösterilmesini isteyerek, “Bugün ülkemizde sektöre güç veren 230 irili ufaklı firma bulunuyor. Yerli ürünlerimiz en az yabancı ürünler kadar kaliteli, hatta bazı durumlarda daha üstün özelliklere sahiptir.” dedi.

Metal wine storage tanks in a winery. Wide shot

“Yerli kazanların bakım ve onarımı daha kolay ve güvenli”

KBSD’ye üye 100’e yakın sektörün ileri gelen firmalarıyla kamu yetkilileriyle birlikte sistemlerin incelenmesi için hazır olduklarını aktaran Hoplamaz, ülkemizdeki kazan üreticilerinin son teknolojiye sahip ekipmanlarla yüksek kalite ve verimli kazanlar ürettiğini kaydederek sahip oldukları yerli yazılım ve donanımla kamu binalarındaki kazanların güvenli bir şekilde işletilmesine talip olduklarını açıkladı. Hoplamaz, yerli kazanların kullanılmasının dışarıdan gelen ürünlere bağımlılığı azaltarak, olası dış müdahalelere karşı daha korunaklı bir sistem sağlayacağını dile getirdi. Ayrıca yerli kazanların bakım ve onarımının daha kolay ve güvenli bir şekilde yapılabileceğin vurgulayan Hoplamaz, yerli kazanların tercih edilmesinin Türkiye’deki endüstrinin gelişmesine ve istihdamın artmasına da katkı sağlayacağına vurguladı. Bu durumun aynı zamanda teknolojik kapasitenin artmasına ve yerli firmaların uluslararası alanda rekabet edebilmesine de zemin hazırlayacağını ifade eden

Hoplamaz, “Ancak yerli kazanların kullanılması güvenlik açısından avantajlı olsa da, bu cihazların yüksek kalite standartlarına uygun üretilmesi ve sertifikalandırılması gereklidir. Ayrıca, yerli ürünlerin de siber güvenlik tehditlerine karşı korunması için sürekli güncellenen güvenlik önlemleri alınmalıdır. Sonuç olarak, yerli ısıtma kazanlarının tercih edilmesi hem güvenlik hem de ekonomik bağımsızlık açısından olumlu bir adım olacaktır.” dedi.

“İkinci el kazanlarda izlenebilirlik sağlanmalı”

Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Derneği Başkanı Hamdi Hoplamaz, rekabetin zor olduğu sektörde küçük yerlerde kontrolsüz gerçekleştirilen kazan üretiminin de güvenliği riske attığını söyleyerek, denetim mekanizmalarının iyi işletilerek kaçak ve standart dışı üretimlerin ortadan kaldırılmasını istedi. Bu sayede ekonomik kayıplar ve kazan patlamaları gibi iş güvenliği sorunlarının önüne geçilebileceğini dile getiren Hoplamaz, “Kazan ömürleri kullanım koşullarına bağlı olarak 20-30 yıl arasında değişebiliyor. İkinci el ürünler yenilenip, taklit etiketler kullanılarak yeni ürün gibi piyasaya sunulabiliyor. Bu konuda Avrupa Birliği’nin etiket izlenebilirliği yöntemleri kullanılarak ciddi önemler alınması gerekiyor.” diye konuştu.

Kaynak: HABER MERKEZİ

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.