2025 yılı asgari ücret zammını açıkladı. Milyonlarca çalışan ve işverenin merakla beklediği zam oranı ne kadar oldu? Ekonomist Kerim Rota’nın değerlendirmeleri ve zam oranının ekonomik etkileri haberimizde.
Asgari ücret tartışmaları Türkiye genelinde yoğun bir şekilde devam ederken, 2025 yılı için beklenen zam oranı açıklandı. Bu zam oranı, hem çalışanların geçim şartlarını hem de işverenlerin maliyetlerini doğrudan etkiliyor. Özellikle Ocak ayında belirlenecek yeni asgari ücret, hem ekonomik hem de siyasi anlamda büyük yankı uyandıracak. Peki, asgari ücrete yapılacak zam oranı ne kadar olacak? İşte milyonların beklediği asgari ücret zammı ve konunun detayları…
Türkiye, 2025 yılına yaklaşırken çalışanlar, işverenler ve hükümet arasında asgari ücretin artış oranı konusundaki tartışmalar gündemin önemli bir parçası haline geldi. Ekonomist Kerim Rota’nın Gazete Oksijen’de kaleme aldığı köşe yazısında, asgari ücret zammının sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi yansımaları da ele alındı.
Ekonomik ve siyasi belirsizliklerin hâkim olduğu bir dönemde açıklanan bu zam oranı, piyasanın en güvenilir isimlerinden biri olarak kabul edilen Rota tarafından dile getirildi. Bu oran, çalışanların gelirlerinde ve harcamalarında nasıl bir etki yaratacak, işverenler üzerindeki mali yük ne olacak? Tüm bu soruların yanıtlarını haberimizin devamında bulabilirsiniz.
2023 seçimlerinin ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ekonomide rasyonel bir zemine dönüş yapılacağına dair vurgusu, uzun bir süre gündemde kalmıştı. Ancak, ekonomik politikaların bu dönüşü beklenenden daha yavaş oldu. 2023 yılında enflasyon %40’ı aşarken, Merkez Bankası’nın politika faizini kademeli olarak %15’e, ardından %17,5’e çıkarması, enflasyonla mücadelede yeterli olmadığı eleştirilerine yol açtı.
2023 yılındaki %64,8’lik enflasyon oranı, 2001 yılından bu yana görülen en yüksek yıl sonu enflasyonu olarak kaydedildi. Merkez Bankası’nın yaptığı araştırmalara göre, bu enflasyonun temel belirleyicileri arasında döviz kuru, fiyatlama davranışları, talep ve ücret artışları yer aldı. Bu dört faktör, enflasyonun büyük bir kısmından sorumlu tutuldu.
2025 yılında asgari ücret, memur ve emekli maaşlarına yapılacak artışlar, Merkez Bankası’nın para politikalarını doğrudan etkileyecek. Orta Vadeli Program’da 2025 yılı için enflasyon tahmini %17,5 olarak belirlenirken, Merkez Bankası ise %14 ile %21 arasında bir enflasyon aralığı öngörüyor. Ancak, bu yıl %40’ı aşacak enflasyon oranının ardından, 2025’te ücretlere %20 civarında bir artış yapılması siyasi olarak zor gözüküyor.
Öte yandan, gerçekleşen enflasyona yakın bir zam yapılması durumunda, enflasyon hedeflerinin güvenilirliğini kaybetmesi ihtimali yüksek. Bu nedenle Ocak ayında belirlenecek asgari ücret artışı, Türkiye’nin enflasyonla mücadelesinde oldukça kritik bir karar olacak.
Çalışanlar açısından asgari ücretteki artış, geçim şartlarını doğrudan etkiliyor. 2023 ve 2024 yıllarında yapılan zamlarla beraber çalışanların maaşlarında büyük artışlar görülse de enflasyonun etkisiyle alım güçlerinde belirgin bir iyileşme hissedilemiyor. Özellikle düşük gelirli çalışanlar, bütçelerinin büyük bir kısmını gıda, kira ve ulaştırma gibi temel ihtiyaçlara ayırmak zorunda kaldıkları için, maaş artışlarının gerçek bir fayda sağlamadığını belirtiyor.
İşverenler cephesinde ise artan işgücü maliyetleri ciddi bir endişe kaynağı haline gelmiş durumda. Asgari ücretin döviz bazında artması, Türkiye’deki işverenlerin rekabet avantajını kaybetmesine neden oluyor. 2018’de işverene maliyeti yaklaşık 660 dolar olan asgari ücretin, bugün 780 dolara çıkması bu durumu destekliyor. 2020-2022 yıllarında düşük maliyetlerle rekabet avantajı yakalayan işverenler, artan maliyetler karşısında zorlanıyor.
Hükümet ise asgari ücret artışlarının çalışanları enflasyona karşı koruduğunu ve 2018 yılından bu yana ücretlerin tüketici enflasyonunun üzerinde arttığını belirtiyor. 2024 başında 17.022 TL’ye yükselen asgari ücret, son iki yılda %100’e yakın artış gösterdi. Ancak bu artışların reel anlamda ne kadar etkili olduğu konusunda tartışmalar devam ediyor.
2025 yılı için yapılacak asgari ücret zammı, Türkiye’nin ekonomik görünümünü şekillendirecek en önemli kararlardan biri olarak görülüyor. Ücret artışlarının enflasyonla mücadelede nasıl bir etkisi olacağı konusunda çeşitli görüşler var. Bazı ekonomistler, asgari ücrete yapılan yüksek zamların talep artışına yol açarak enflasyonu körükleyebileceğini savunuyor. Bu nedenle, hükümetin ve Merkez Bankası’nın dikkatli bir denge gözetmesi gerekiyor.
Sadece asgari ücret seviyesine odaklanan politikalar, çoğu zaman çalışanların alım gücünü arttırma konusunda yetersiz kalabiliyor. Enflasyonun üzerinde yapılan zamlar bile, ücretlerdeki yakınsama nedeniyle ortalama reel ücretlerde kayda değer bir artış sağlamıyor. Ücretlerin ortalama düzeye yakın seyretmesi, düşük gelirli çalışanların alım gücünde belirgin bir artış yaşanmamasına neden oluyor.
Hükümet, sendikalar, işverenler ve çalışanların odak noktası sadece asgari ücretin ne kadar olacağı yönünde şekillenirken, ekonominin genel dengeleri ve enflasyonla mücadele politikalarının da bu kararlar doğrultusunda şekilleneceği açıkça görülüyor.
2025 yılında yapılacak asgari ücret zammı, sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi sonuçları da olan önemli bir karar olacak. Çalışanlar, işverenler ve hükümet arasındaki görüşmeler sonucunda belirlenecek yeni ücret, Türkiye’nin enflasyonla mücadele programını da doğrudan etkileyecek. Bu nedenle, Ocak ayında alınacak kararlar, ekonominin genel sağlığını ve hükümetin ekonomik yönetim başarısını ortaya koyacak.
Kaynak: HABER MERKEZİ
