Akdeniz’de en yoğun mikroplastik kirliliğinin görüldüğü 3 noktadan 2’si Türkiye kıyılarında

Akdeniz’deki mikroplastik kirliliğin son 15 yılda artış gösterdiğini kaydeden Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi ve Mikroplastik Araştırma Grubu kurucularından Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, Akdeniz’de en yoğun mikroplastik kirliliğinin görüldüğü 3 noktadan 2’sinin Türkiye kıyılarında olduğunu belirterek, “Mersin ve İskenderun körfeziyle birlikte Kuzeydoğu Levant Denizi kıyıları ve Nil Nehri’nin döküldüğü bölgeler yoğun miktarda mikroplastik kirliliğe sahiptir” dedi.

Akdeniz’de en yoğun mikroplastik kirliliğinin görüldüğü 3 noktadan 2’si Türkiye kıyılarında
Yayınlama: 11.08.2024
Düzenleme: 12.08.2024 13:43
A+
A-

Büyük kentlerin kıyısal alanlarının ciddi bir mikroplastik kirlilikle karşı karşıya kaldığının altını çizen Gündoğdu, “Akdeniz’de mikroplastik kirliliğe en fazla katkı sağlayan 5 kaynaktan 3’ünün,  ilk 3 kaynaktan ise 2’sinin Türkiye’den olduğunu söylemek mümkün. İlk 3 kaynağı sıralarsak Nil Nehri, Seyhan ve Ceyhan nehirleridir. Ancak 5 kaynağa çıkardığımız zaman Menderes Nehrinin döküldüğü ve İzmir’in de etkisinin olduğu İzmir Körfezi’nin en kirli bölgeler olduğunu söylemek mümkün” dedi. Mikroplastiklerin 5 milimetreden daha küçük plastik kirleticiler olduğunu ve büyük plastiklerin zaman içerisinde fiziksel, kimyasal ve biyolojik faktörler aracılığıyla parçalanması sonucu oluştuğunu açıklayan Gündoğdu, denizlerdeki toplam plastiklerin yüzde 90 ile 95 arasındaki bir kısmın mikroplastik olduğunu söyledi. Akdeniz kıyısının turistik kullanımında meydana gelen artışın, özellikle kıyısal alanların insan kullanımına yoğun olarak açılmasının ve kıyı kentlerindeki nüfusun artmasıyla beraber yeterli atık su arıtma altyapısının kurulamamasının Akdeniz’deki mikroplastik kirliliği arttırdığını belirten Gündoğdu, özellikle Seyhan ve Ceyhan Nehri boyunca kurulu bulunan endüstriyel tesisler ile mekanik geri dönüşüm tesislerinin ciddi miktarda mikroplastik kirleticiyi Akdeniz’e boşalttığını vurguladı. Gündoğdu, “Mersin’de kurulu bulunan geri dönüşüm tesislerinden kaynaklı olarak yaz aylarında Mersin’de denize girmek bazen imkansız hale gelebiliyor. Bizim kıyılarımız açısından konuştuğumuzda mikroplastiklerin yanında makroplastikler de ciddi bir tehdit. Çünkü kıyılarımızdaki kentlerde atık su yönetim altyapısı ve çöp yönetim alt yapısı yeteri kadar etkin olmadığından yağmur ve sulamayla plastik ve mikroplastikler Akdeniz’e akıyor. Benzer şekilde tarımsal plastik kullanımı da Akdeniz’deki plastik kirliliğini ciddi anlamda arttırıyor. Denizcilik faaliyetlerinde kullanılan malzemelerden kaynaklı mikroplastikler de denizlere karışıyor” dedi. Mikroplastiklerin aynı zamanda doğrudan da üretilebildiğinin belirten Gündoğdu, “Özellikle yüz temizleme jelleri ya da kişisel bakım ürünlerinin içerisine aşındırıcı ya da etkiyi arttırıcı amaçlı mikroplastikler kullanılabiliyor. Yanı sıra, en yoğun olarak tekstil, araba lastikleri ve benzeri ürünlerden de mikroplastik salımının çok yoğun olduğunu söylemek mümkün. Bunun yanında günlük hayatta kullandığımız bütün plastiklerin mikroplastik ürettiğini ve saldığını unutmamak gerekiyor” diye konuştu.

Mikroplastik kirlilik en fazla geri dönüşüm tesislerinden kaynaklanıyor

Akdeniz’de plastik ve mikroplastik kirliliğin engellenmesinde devletler ve şirketler bazında tedbirler alınması gerektiğine vurgu yapan Gündoğdu, “Özellikle geri dönüşüm tesislerinin Akdeniz kıyısına olan bölgelerde yoğunlaşmasının azaltılması gerekiyor. Bu tesislerin, atık sularında ve operasyonları esnasında plastik ve mikroplastikleri çevreye salan faaliyetlerinin ciddi şekilde denetlenip buna dair standartların belirlenmesi,  bunlara uymayan tesislerin de kesinlikle kapatılması gerekiyor. Mikroplastik kirliliğin kaynak olarak en fazla bu tesislerden geldiğini söylemek mümkün” dedi. Tarsus’tan Seyhan Nehri’ne karışan Baharlı’daki  TD0 Kanalı’ndan sadece 1 litrede binlerce mikroplastiğin Seyhan Nehri’ne aktığını söyleyen Gündoğdu, “Nehrin dibindeki 100 gr. sedimentte,  ki 100 gr çok düşük bir miktardır, 5 bin ile 10 bin arasında mikroplastiğin olduğunu söyleyebiliriz. Bu yüzden, bu tesislerin özellikle ciddi denetime alınması gerekiyor. Atık sularını yeterince arıtmadan,  işlemleri esnasında oluşan mikroplastiklerin dağılımını, yayılımını engellemeyen bütün tesislerin kati suretle kapatılması gerekiyor” dedi.

Mikroplastikler insan sağlığını tehdit ediyor

Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki etkilerini değerlendirerek, mikroplastik kirleticilerin etkisine maruz kalan insanlarda alzheimerdan parkinsona, meme kanserinden sperm sayılarının küresel olarak düşmesine, tümör gelişiminin tetiklenmesine kadar birçok farklı hastalığın görülebileceğini ifade etti. Gündoğdu, “Buna dair araştırmalar son zamanlarda oldukça arttı. Bugün, mikroplastiklerin insan sağlığı açısından çok ciddi risk yarattığı konusunda herhangi bir şüphe duymuyoruz. Mikroplastikler, içerisindeki çeşitli kimyasallar ile birlikte sudaki diğer kirleticileri de bünyesini alarak adeta bir Truva Atı gibi bir noktadan başka bir noktaya kirleticileri taşıyabiliyor. Plastiklerin içerisinde 3 binden fazla kimyasal var. Özellikle bunların büyük çoğunluğu hormon bozucu ve kanserojen sınıfında ancak buna dahil yeterli bir şeffaflık olmadığı için hangi kimyasalın hangi plastikte ne kadar kullanıldığı konusunda yeterli bilgiye sahip değiliz. Buna dair bazı plastik üreticileri şeffaf olmaktan kaçınıyor. Bazı yasaklı kimyasalların da kullanıldığına dair çeşitli çalışmalarda ortaya çıkan sonuçlar olduğunu da görmek mümkün” dedi.

Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi bünyesinde,  Akdeniz’e en fazla mikroplastik taşıyan Seyhan Nehri’nin plastik içeriğini ve mikroplastik kirliliği durumunu araştıran bir çalışma yürüttüklerini söyleyen Gündoğdu, 3 yıl sürecek çalışmada tarımsal plastiklerin ve geri dönüşüm tesislerinden kaynaklanan mikroplastiklerin taşınımı ile bunların denize ulaşımı, deniz, nehir ve topraktaki canlılara etkisinin araştırıldığını belirtti. Ayrıca, Akdeniz’in yüzey sularında dağılım gösteren plastiklerin yabancı istilacı türlerin taşınımına olan etkisini de araştırdıkları projenin kabul edildiğini söyleyen Gündoğdu, bu çalışmada önemli bir bilgi eksikliğini de ortaya koymuş olacaklarını kaydetti. Gündoğdu son olarak, Göller Bölgesi’indeki göllerin mikroplastik kirlilik durumunu kapsamlı biçimde ortaya koyacak olan projelerinin de henüz başladığını bildirdi.

 

 

Kaynak: MERYEM KARADAĞ/ÖZEL HABER

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.