Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Meryem Türktekin, Mecliste görüşülmekte olan ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’ düzenlemesinin, yıllardır atanamayan ve farklı isimler altında çalıştırılan binlerce öğretmen açısından yeni bir umut olduğunu belirterek, “Ne yazık ki, verilen sözlerin tutulmadığı, öğretmen gelişiminin teşvik edilmediği, şube müdürleri ve diğer yöneticilerin kariyer hakkından mahrum bırakıldığı, cezaların olduğu lakin ödüllerin bulunmadığı, milli eğitim sistemindeki sorunların ‘Milli Eğitim Akademisi’ne indirgenmiş bir kanun taslağı olarak meclise sevk edildiğini görüyoruz.” dedi.
Türktekin’in konuyla ilgili açıklamaları şöyle:
Anlaşılan o ki, Milli Eğitim Akademisi kuracaklar; öğretmenler üniversite sınavını kazanacak, eğitim fakültesini bitirecek, KPSS sınavına girip başarılı olacak ama yetmeyecek, bir de akademide hazırlık eğitimi alacaklar. Üstelik, bu eğitim süresi en az bir yıl sürecek ve çoğunlukla ikamet ettikleri şehirlerin dışında yapılacak. Bunun karşılığında öğretmenlere aylık yaklaşık 14 bin TL maaş verilecek. Amaçları, ülkemizin geleceğini yetiştirecek idealist öğretmenleri ruhen bitirmek ve milli eğitim kadrolarına iktidarın ideolojisine uygun öğretmenler atayabilmek.
Milli eğitim sistemimizdeki sorunlar öylesine çok ki, hepsini birden anlatabilmek mümkün değil. Bu yazımda, öğretmenler içinde en sıkıntılı kesimi oluşturan ücretli öğretmenlik meselesini ele alacağım.
Kamuoyunda bilindiği üzere Milli Eğitim Bakanlığı her yıl, öğretmen kadrosunda açık bulunduğu gerekçesiyle binlerce öğretmeni ücretli öğretmen adı altında ders ücreti karşılığında bir öğretim yılı için, belirli ve kısmı süreli olarak işe alıyor. Mevzuatımıza göre, söz konusu kadroya atama yapıldığında bu sözleşmelerin sona ermesi gerekiyor. Ancak MEB, ülkemizde atama bekleyen bir milyona yakın öğretmen olduğu halde ve ücretli öğretmenlerin birçoğu da atanabilme koşullarına sahip olduğu halde, kolay kolay atama yapmayarak zincirleme sözleşmelerle ertesi yıllarda da ücretli öğretmenleri aynı şartlarda tekrar işe başlatıyor. Bu şekilde, hatta aynı okulda 10, 15 yıldır çalışan, sözleşmeleri belirsiz ve tam süreli hizmet akdine dönüşmüş binlerce ücretli öğretmen var.
Ücretli öğretmenlerin pek çoğu, sekiz, on bin lira gibi açlık sınırının çok çok altında bir ücrete çalışıyor. En yüksek ücret alanlar bile, kadrolu öğretmenlere ödenen tutarın en fazla üçte birini alabiliyor. Tatil dönemlerinde ücret alamıyor, kırtasiye yardımı gibi bazı ödemelerden faydalanamıyorlar. Daha da önemlisi, SGK primleri tam ödenmiyor, eksik kalan primleri kendilerinin ödemesi de yasal olarak mümkün değil. Bu nedenle, ileride emekli olabilmelerinin de önü tıkanmış oluyor. Öyle ki, 15 yıldır çalıştığı halde, hepsi 1500 gün SGK primi ödenmiş ücretli öğretmenler var. Bu alanda adeta modern bir kölelik sistemi oluşmuş durumda. Buna rağmen ne yazık ki, ücretli öğretmenlerin çığlıklarını, yaşadıkları sıkıntıları MEB yıllardır duymuyor, duymak istemiyor. Öğretmenlik Meslek Kanunu düzenlemesinde de yine görmezden gelinmiş gözüküyorlar.
Ülkemizde 2000’li yıllardan önce okullarda yasal izinler vs. nedenlerle oluşan öğretmen boşluğu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 86’ncı maddesi kapsamında ‘vekil öğretmen’ atamasıyla doldurulurdu. MEB, bu uygulamayı 2000’lerin başında kaldırarak, geçici olarak boşalan kadrolar ve teknik branşlar için ‘ücretli öğretmenlik’ uygulamasını getirdi. Ancak, 2006 yılından sonra tüm branşlara yayılan bu uygulama günümüzde içinden çıkılmaz bir hale geldi. Şu an Türkiye’de yaklaşık 67 bin ücretli öğretmen var.
MEB, istisnai haller için öngörülen yasal bir düzenlemeyi günümüzde tamamen ucuz yollu bir istihdam politikası haline dönüştürdü ancak bu uygulama birçok açıdan hukuka aykırı:
Örneğin, devlet 4857 sayılı İş Kanunu ile işverenlere bu konuda birçok sorumluluk yüklemiştir:
Özel sektöre, bir kimsenin aynı işi yapan diğer işçiye göre farklı işleme tabi tutulamayacağı ve esaslı bir neden olmadıkça birden fazla üst üste belirli süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılamayacağı sorumluluklarını yükleyen bir hukuk devletinin, kamu sektörünü bundan muaf tutabileceği düşünülemez.
Öte yandan, kamu yetkilileri kanunları koyarken ve kamu politikalarını uygularken eşit davranma, ayrımcı ve keyfi davranmama yükümlülüğü altındadır. MEB’in ücretli öğretmenlik uygulaması, eşitlik ve ayrımcılık yasağı ilkesine açıkça aykırıdır.
Daha vahimi ise, MEB’in ücretli öğretmenlik uygulamasının ‘gabin’ oluşturmasıdır. Türk Borçlar Kanunu madde 28’de görüleceği üzere, ‘gabin’ aşırı yararlanma demektir ve ahlaken tasvip edilmeyen bir durum olduğu için hukuken yasaklanmıştır.
Vatandaşa getirilen gabin yasağından devlet kurumlarının muaf tutulacağı düşünülemez. Yargıtay kararlarında edimler arasında %25 ve üzerinde fark olması açık oransızlık kabul edilir. Yani hukuk; vatandaşa gelince “sen bu işin ederini 3/4’den az ödeyerek gabin yaptın, ahlaka aykırı davrandın” diyerek sözleşmeyi iptal edecek, MEB’e gelince aynı iş için kadrolu öğretmenlere göre ücretli öğretmenlere 1/3’in altında ücret ödenmesini normal kabul edecek! Öyle mi? Devletin temeli adalettir, adalet!
Eşit işe eşit ücret ilkesi, temel bir insan hakkıdır. İmzacısı olduğumuz BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları kapsamında da, 2030 yılına kadar ulaşmayı taahhüt ettiğimiz öncelikli hedeflerden biridir. Dolayısıyla ücretli öğretmenlik uygulaması, başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olmak üzere imzacısı olduğumuz birçok uluslararası sözleşmeye, anayasamıza ve mevzuatımıza aykırıdır. Zira on binlerce öğretmenin asgari ücretin çok daha altında bir ücrete talip olması, salt öğretmenlik yapma sevdası ile açıklanamaz. Bunun, ülkede yaşanan işsizlik ve ekonomik sıkıntılar karşısında, el mahkum kabul edilen bir iş olduğu açıktır.
Bize göre milli eğitim sistemindeki sorunlar, ne ‘Milli Eğitim Akademisi’ kurularak ne de ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda getirilmeye çalışılan diğer düzenlemelerle çözülemez. Bu sorunların çözümü, hukuka ve bilime uygun davranmaktan, öncelikle de mensubiyetlerin ölçüldüğü mülakatlardan vazgeçilip, liyakatın esas alınmasından geçer. Unutmayalım ki, “Ulusları kurtaracak olan yalnız ve ancak öğretmenlerdir.”
Kaynak: ZİYA İPEK/ÖZEL HABER
New York borsası, jeopolitik risklerin artmasıyla günü düşüşle tamamladı.
Kayseri'de polis ekipleri tarafından yapılan çalışmalarda ‘hırsızlık' suçundan ayrı ayrı 25 ve 30 suç kaydı…
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Orta Doğu'da çatışmanın genişletilmesini kınadı, acil ateşkes çağrısında…
Mersin Devlet Opera ve Balesi (MDOB) 2024-2025 sanat sezonuna açılış konseriyle başladı.
ŞOK 2 Ekim 2024 aktüel ürünler kataloğu yayınlandı! Bu hafta ŞOK markette kapış kapış gidecek…
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Narin Güran cinayeti hakkında, “Bütün deliller, cumhuriyet savcılarımız tarafından etkin bir…