Yıldırım Kara, Mayıs ayından bu yana Hatay’da yaklaşık 25 taşocağı ve maden tesisi için “ÇED Gerekli Değildir” kararı verildiğini belirtti. İktidarın, deprem sonrası beton ve taş ocağı ihtiyacını gerekçe göstererek bu kararları aldığını ifade eden Kara, “Ekosistem, insan ve canlı yaşamı ne olacak? Gelecekte yaşanacak sağlık sorunlarından kim sorumlu tutulacak?” şeklinde sorular yöneltti.
Kara, taşocağı ve maden ocaklarının çevreyi kirlettiğini ve yurttaşların sağlığını tehdit ettiğini vurguladı. Samandağ, Defne, Arsuz, Kırıkhan, Yayladağı, İskenderun ve Antakya’daki artan patlatma faaliyetlerinin can ve mal güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye attığını belirtti. Ayrıca, hava kirliliği nedeniyle solunum yolu hastalıkları, cilt hastalıkları ve alerjik reaksiyonlar gibi sağlık sorunlarının ortaya çıkabileceğini dile getirdi.
Yıldırım Kara, konut yapımı için zeytinliklerin habersiz bir şekilde söküldüğüne ve patlatma faaliyetlerinin gündüz saatlerinde yapıldığını belirtti. Hatay’ın eski günlerine dönmesi için doğal varlıkların korunması gerektiğini söyleyen Kara, “Konut yapımı için zeytinlikler sökülüyor, patlatma faaliyetleri yapılıyor. Hatay’ın kalkınması için her unsurun dikkatle korunması gerekmektedir” dedi.
Nermin Yıldırım Kara’nın 10 Temmuz 2024 tarihli soru önergesinde şu soruları yöneltti:
- 6 Şubat depremlerinden bu yana Hatay’da “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilen taşocağı ve maden tesisi sayısı nedir?
- Patlatma faaliyetlerinin denetlenip denetlenmediği ve cezai müeyyide uygulanıp uygulanmadığı hakkında bilgi verilmiş midir?
- Tesislere yakın yerleşim alanlarında yaşanan toz bulutları ve hava kirliliğinin sağlık etki maliyetlerinin faturası kimlere ödetilecektir?
Yıldırım Kara, Hatay’ın kalkınması için çevre ve halk sağlığının korunmasının önemine dikkat çekerek, iktidarın bu konudaki sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini belirtti.