Mehmet Şimşek yıl sonu enflasyon beklentisini açıkladı

Mehmet Şimşek, Türk lirasına olan güvenin arttığını dile getirerek enflasyonda yılın büyük ihtimalle yüzde 40-42 civarında kapatılacağı öngörüsünü paylaştı.

Mehmet Şimşek yıl sonu enflasyon beklentisini açıkladı
Yayınlama: 27.09.2024
A+
A-

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kırıkkale Organize Sanayi Bölgesi’nde düzenlenen ‘Türkiye Buluşmaları’ kapsamında “Kırıkkale İçin Özümüzden Geleceğe” programında iş insanlarıyla buluştu.

Orta Vadeli Program hakkında önemli açıklamalarda bulunan Şimşek, enflasyonun 2026 sonunda tek haneye düşmesini hedeflediklerini belirterek, bütçe açığı ve cari açıkta da büyük düşüşler kaydettiklerini vurguladı.

‘Bu kazanımları kalıcı hale getirmek için kamuda disiplin gerekiyor’

Bakan Şimşek, Orta Vadeli Program’ın nihai hedefinin sürdürülebilir büyüme ve adil gelir dağılımı olduğunu ifade ederek, “Fiyat istikrarını sağlamalıyız. Orta vadeli programımızın nihai hedefi sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil gelir dağılımı. Kalıcı refah istiyoruz ve daha kapsayıcı büyüme, daha kapsayıcı refah artışı. Şimdi bunun da makroekonomik altyapısını oluşturuyoruz. Orta vadeli programın nihai hedefi bu ama oraya giderken fiyat istikrarını sağlamalıyız. Fiyat istikrar derken neyi kastediyoruz? Enflasyonun kalıcı bir şekilde tek haneye düşürülmesi. Neden, çünkü enflasyon tek haneye düştüğünde ülkede büyüme hızı artıyor. Bakın size basit bir örnek vereyim. 1990’lı yıllara gidip 10’arlı yıllar şeklinde son 30 yıla bakalım. 90’lı yıllarda büyüme ortalama yüzde 3.1, enflasyon ortalama yüzde 72. 2000’li yılların başındaki on yıla gelin. Enflasyon ortalama yüzde 9.3, büyüme yüzde 5.7. Büyüme neredeyse ikiye katlanmış. Enflasyon yüzde 72’den yüzde 9 olmuş. Son 10 yılda ise enflasyon ortalama yüzde 25’e çıkmış, büyüme yüzde 5.1’e düşmüş. Dolayısıyla kalıcı refah artışı için, sizlerin görmeniz için, yatırımlarda, verimlilikte, inovasyonda atılım için bizim fiyat istikrarını sağlamamız lazım, enflasyonu kalıcı olarak tek haneye düşürmemiz lazım. Bu programın nihai amacı, sürdürülebilir yüksek büyüme, adil gelir dağılımı ama buraya giden yolda en öncelikli hedefimiz enflasyonun tek haneye düşmesi. Bunu da yapmak için mali disiplini, yani bütçe disiplini sağlamalıyız. Çünkü bu kazanımları kalıcı hale getirmek için kamuda disiplin gerekiyor. Biz eğer mali alanda disiplin oluşturabilirsek o zaman yapısal dönüşüme kaynak vermiş oluruz. Örneğin, yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm, daha rekabetçi bir altyapı. Bunların hepsi kaynak gerektiriyor. İşte bütçede disiplini sağlayarak reformlar için mali alan oluşturmalıyız” dedi.

‘Enflasyonda yılı büyük ihtimalle yüzde 40-42 civarında kapatacağız’

“Türkiye’de kur kaynaklı sorunların büyük bir kısmı dış açıklıktan kaynaklanıyor” diyen Şimşek, konuşmasını şu cümlelerle sürdürdü:

Türkiye, dünya ile ticarette mal ve hizmet ticaretinde büyük açıklar verince genelde sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Onun için cari açığı da sürdürülebilir bir düzeye çekmeliyiz. Bütün bu kazanımları kalıcı hale getirmek için yapısal dönüşüm. Yapısal dönüşüm demek yüksek rekabet gücü demek, verimlilik artışı demek. Dolayısıyla verimlilik artışı da rekabet gücü üzerinden Türkiye’de yatırım, istihdam, üretim ve ihracat üzerinden büyümek demek. Dolayısıyla bütün bunlarla biz Türkiye’nin büyüme potansiyelini artırdık. Bizim yol haritamıza baktığımız zaman Mayıs ayına kadar dezenflasyonda bir geçiş dönemindeydik. Çünkü para politikasının etkili olabilmesi için zamana ihtiyacımız vardı. Şimdi dezenflasyon dönemine girdik. Dezenflasyon, enflasyonun düşüşü demek. Enflasyonda kalıcı ve hızlı bir düşüş dönemindeyiz. Yıllık enflasyon Mayıs ayında yüzde 75 ile zirveye çıktı. Ağustos ayında 52’ye kadar düştü. Önümüzdeki aylarda bu düşüş devam edecek. Büyük ihtimalle yılı yüzde 40-42 civarında kapatacağız. Gelecek sene de hedefimiz yüzde 20’nin altı, yüzde 17,5. 2026 yılının sonunda da tekrar enflasyonu tek haneye indireceğiz. Diyeceksiniz ki ‘üç yıl çok uzun bir süre.’ Aslında dünya deneyimi bundan farklı değil. Geçen sene bir çalışma yayınlandı. 56 ülkede 100 tane enflasyon şoku incelendi. Enflasyonun şok öncesindeki seviyesine düşürülmesi, 3.4 yıl alıyor. Biz bu programı geçen sene açıkladık. Üzerinden 1 yıl geçti.

‘Bu sene cari açıkta hedefimizden daha iyi bir noktadayız’

Cari açıkla ilgili Bakan Şimşek, “Geçen sene deprem sebebiyle bütçe açığımız yükseldi. Bu sene de depremin etkisi çok hissediliyor, bu sene de yüksek. Ama önümüzdeki seneden itibaren Maastricht kriterinin, yani yüzde 3 kriterinin altına yaklaşacağız. Böylece de disiplini tam olarak tesis etmiş olacağız. Son 20 yıla bakarsanız cari açığın milli gelire oranı yüzde 4 civarında. Bu sene yüzde 1.7’ye düşürmüş olacağız. Aslında çevremizdeki savaşlar olmasa, Rusya, Ukrayna, Orta Doğu ile ticaretimiz etkilenmeseydi, çok büyük ihtimalle cari açık yüzde 1 civarında olacaktı. Dolayısıyla cari açığı kalıcı olarak yüzde 2’nin altına çekmek istiyoruz. Çünkü bu civardaki cari açığı çok rahat yönetebiliriz. Bu cari açıkla dış borcun milli gelire oranı düşerken bir taraftan da rezerv biriktirebiliyoruz. Dolayısıyla bu sene de hedefimizden daha iyi bir noktadayız. Bu program çalışıyor. Bazılarına göre program yok ama olmayan bir program nasıl sonuç üretiyor, onu anlatayım. Aslında bir program var. Türkiye’nin cari açığı geçen yıl Mayıs ayında yıllık 57 milyar dolara çıkmıştı. Şu anda 20 milyar doların altında. Bir program olmadan cari açık bu kadar düşer mi? Merkez Bankası’nın rezervleri geçen sene Mayıs ayında 98,5 milyar dolar, şu anda 156 milyar doların üzerine çıkmış durumda. Net rezervlerdeki artış daha dramatik. Swap hariç Merkez Bankası’nın net rezervleri tam 90 milyar dolardan fazla arttı. 90 milyar dolar fazla mı diye sorabilirsiniz. Bizim 2002-2013 yılındaki net rezervlerimiz 38 milyar artmış, bu program sayesinde son bir yılda 90 milyar dolar artmış. Dolayısıyla rezerv konusunu bir endişe olmaktan çıkardık, cari açığı bir endişe olmaktan çıkardık. Uluslararası tanıma göre rezerv yeterliliğinde birin üzerine çıktık, yani rezerv yeterliliğini sağladık” şeklinde konuştu.

‘Bütçe açığını yüzde 5.2’ye düşürdük, bunun da 3’te 2’si deprem kaynaklı’

Bütçe açığında önemli bir düşüş sağladıklarını kaydeden Bakan Şimşek, depremin etkisine dikkat çekerek, “Kur korumalı mevduat, geçen sene Ağustos ayında zirveyi buldu. Neredeyse 144 milyar dolar seviyesine çıkmıştı. Kur korumalı mevduattan çıkışı biz önceliklendirdik. Kur korumalı mevduatta 98 milyar dolarlık bir düşüş var. Bu bir koşullu yükümlülük. Koşullu yükümlülük demek, kurda önemli bir değer kaybı olsaydı, onun faiz farkını Merkez Bankası ödeyecekti. Dolayısıyla bunu azaltarak Türkiye’nin risklerini azalttık. Türk lirasına güven arttı. Geçen sene Ağustos ayında Türk lirasının toplam mevduattaki payı yüzde 32’nin altına düşmüştü. Şu anda yüzde 53’ün üzerine çıkmış durumda. Dolayısıyla Türk lirasına güven artıyor. Bütçe dengesinde 20 yıla baktığımızda, bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 2.4, ama geçen sene de büyük bir deprem oldu. Yine EYT benzeri uygulamalar yapıldı. Geçen sene Mayıs ayında piyasa, ‘tedbir alınmazsa bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 9.8’e çıkacak’ diyordu. Biz tedbir aldık, bunun sayesinde bütçe açığını yüzde 5.2’ye düşürdük. Bunun da 3’te 2’si deprem kaynaklı. Ama deprem bir kerelik. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde deprem ile ilgili harcamalar yerini dayanıklı şehirler inşa etmek için harcayacağımız kaynaklara bırakacak” ifadelerini kullandı.

‘Türkiye’nin dış finansmana erişimi arttı’

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kırıkkale’de düzenlenen “Her Daim Birlikte Özümüzden Geleceğe Türkiye Buluşmaları” programında açıklamalarda bulundu. Organize Sanayi Bölgesi’nde iş insanlarıyla bir araya gelen Bakan Şimşek, ekonomideki dönüşüm süreci ve Türkiye’nin finansal durumuyla ilgili bilgiler paylaştı.

Bakan Şimşek, Türkiye’nin risk priminin 700 baz puanın üzerinden 270 baz puana düştüğünü belirterek, “Dış borçlanma faizimiz 10 yıllık vadede 9.75’ti, şu anda 6.75’te. Hazine 10 yıl vadeli dolar cinsinden ihraç etti. Türkiye’nin dış finansmana erişimi arttı. Geçen sene Ocak-Mayıs döneminde reel sektör dışarıya 100 dolar borç ödediğinde 100 Dolar bulamıyordu, 73 dolar bulabiliyordu. Bugün 100 dolar ödediğinde 122 dolar bulabiliyor. İstişare de ettik. Finansmana erişimde zorlu bir süreç var, biz farkındayız. Hayat pahalılığının da farkındayız. Reel sektörün finansmana erişimi ile ilgili serzenişlerini duyuyoruz. Bunların hepsi geçici. Bu program sayesinde enflasyon düşecek, daha sonra finansmana erişim artacak ve finansman maliyetleri düşecek. Vadeler uzayacak. Hiç karamsarlığa yer yok” dedi.

‘Moody’s ve Fitch notumuzu 2 kademe artırdı’

Bakan Şimşek, 2024 yılında 3 ayrı uluslararası derecelendirme kuruluşu tarafından kredi notu artırılan tek ülkenin Türkiye olduğunu ifade ederek, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

Moody’s ve Fitch notumuzu 2 kademe artırdı. S&P geçen açıklama yaptı, ‘Kasım ayında gözden geçireceğiz, not artışı mümkün’ dedi. Gerçekten doğru yoldayız, borçlanma maliyetlerimiz, risk primimiz düşüyor, notumuz artıyor. Reel sektör, bankacılık sektörü dış finansmana erişebiliyor, cari açığımız azalıyor. Bir programımız var ve çalışıyor. Enflasyondaki bu düşüş de devam edecek. Bu sadece baz etkisinden kaynaklanan bir düşüş değildir. Ciddi bir şekilde dezenflasyon sürecindeyiz. Kararlılıkla bu programı uygulayacağız. Bu konuda en ufak tereddüttünüz olmasın. Reel sektörde geçen sene programa biraz tereddütlü yaklaşıldı. Bu senenin ilk çeyreğinde de öyleydi. Ama biz bu konuda kararlıyız. 3 yıllık programı kararlı bir şekilde, sabırla uygulayacağız. Sonuç almaya başladık. Cumhurbaşkanımızın bu konudaki desteği de çok güçlü. Her vesilede bu programın uygulanması noktasında hem güçlü desteğini hissediyoruz hem de Cumhurbaşkanımız bunu net bir şekilde ifade ediyor.

Ekonomideki yapısal dönüşümün önemine de vurgu yapan Şimşek, beşeri sermayenin kalitesini artırmak, yatırım ortamını iyileştirmek ve sermaye piyasalarını derinleştirmek için reformlar yaptıklarını açıkladı. HIT-30 Yüksek Teknoloji Teşvik Programı ile ithalatı azaltmaya yönelik 284 ürünü üretecek firmalara 10 yıl vadeli, 2 yıl ödemesiz ve düşük maliyetli kredi imkanı sunulacağını söyledi.

‘Son 21 yılda enerji ithalatına 905 milyar dolar ödemişiz’

Enerjide dönüşümün gerekliliğine dikkat çeken Şimşek, “Yenilenebilir enerji, yerel petrol ve doğalgaz kaynaklarının harekete geçirilmesiyle mevcut kaynakların etkin kullanılması enerjide dönüşüm için zarurettir. Yine teknoloji odaklı sanayi hamlesi var, bunun gibi bir sürü program var. Hedefimiz sanayide katma değeri yükseltmek, orta yüksek ve yüksek teknoloji bileşeni oranını yukarı çekmek. Bunun için de programımız var. Enerjide dönüşüm bizim için çok önemli. Son 21 yılda enerji ithalatına 905 milyar dolar ödemişiz. Türkiye’nin bu dönemdeki kümülatif toplam cari açığının 1.4 katı kadar enerji ithalatı yapmışız. Dolayısıyla yenilenebilir enerji, yerel petrol, doğalgaz kaynaklarının harekete geçirilmesi, mevcut kaynakların etkin kullanılması başta olmak üzere enerjide dönüşüm bizim için bir zarurettir” ifadelerini kullandı.

‘Yapay zeka alanına ciddi bir şekilde eğileceğiz, yatırım yapacağız’

Bakan Şimşek, yapay zekanın küresel ekonomiye etkileri üzerinde de durdu.

Türkiye’nin yapay zeka hazırlık endeksinde benzer ülkelere göre daha iyi bir noktada olduğunu anlatan Şimşek, “Şimdi dünyada yeni bir trend var, yapay zeka. Bu diğer devrimlere benzemiyor. Yapay zekanın verimliliğini arttırmak gibi muazzam bir potansiyel var. Her sektöre ciddi etkileri olabilir. Yapay zeka hazırlık endeksinde bize benzer ülkelerden daha iyi bir noktadayız. Ama gelişmiş ülkeler kadar değil. Biz önümüzdeki dönemde de yapay zeka alanına ciddi bir şekilde eğileceğiz, yatırım yapacağız” şeklinde konuştu.

Kaynak: HABER MERKEZİ

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.